Yerlikaya’nın bipolar gafı

Gerekli hallerde “bipolar” yazmak yerine “psikolojik rahatsızlık” demekle yetinilebilir; bipolar hastalarını damgalayarak yeni bir düşman yaratmayalım

Medyamız, bipolar hastalarını saldırgan tipler olarak göstermek, onlara karşı toplumda olumsuz duygular beslenmesini teşvik etmek konusunda neredeyse ağız birliği etmiş durumda.

“Bipolar adam dehşet saçtı”, “Tartıştığı kişiyi ‘Sen kafirsin’ diyerek öldüren zanlının bipolar rahatsızlığı ortaya çıktı”, “Bipolar hastası adam eşini öldürüp intihar etti”, “Yaşlı adamı kalbinden bıçaklayan sanık hakkında şizofren ve bipolar iddiası” haberleri yağıyor medyada…

Posta da geçen hafta İstanbul’da Aslıhan Zengin adlı genci sokakta bıçaklayan kasklı saldırgan Murat H.’nin yakalanmasını “Bipolar çıktı” manşetiyle duyurmuştu. Artı Gerçek, Habertürk, Milliyet, Karar, Korkusuz, Takvim, T24, 10Haber ve Yeni Asır’daki “Aile boyu vahşet” haberlerinde de eşini öldürüp intihar eden adamın “bipolar bozukluğu” olduğu yazıldı.

Son olarak İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın, aracıyla köprü trafiğini durdurarak eylem yapan gencin “bipolar” olduğu açıklaması, -daha doğrusu gafı- “Bipolar hastası ortalığı karıştırdı” haberlerine yol açtı. CNN Türk’teki “Ateş Çemberi”ne katılan gazeteciler de psikiyatrist kesilip, bu rahatsızlıkla ilgili ürkütücü yorumlar yaptılar. Halbuki eylemci genç, SMA hastalarına devletin yardım etmemesine tepki gösteriyordu; meselenin onun rahatsızlığıyla ilgisi yoktu.

yerlikaya’nın bipolar gafı

Yerlikaya’nın bipolar gafı

Kaldı ki, “bipolar bozukluk”, tedavisi mümkün olan psikiyatrik bir rahatsızlık. Bipolar hastalarını şiddet ile ilişkilendirmek, başkalarına zarar veren kişiler gibi göstermek de haksızlık.

Bipolar hastalarını damgalamak ve şiddet eğilimli kişiler olarak göstermek yerine toplumu bipolar hakkında bilgilendirmeli, bipolar olanları da tedaviye yönlendirmeliyiz. Gerekli hallerde “bipolar” yazmak yerine “psikolojik rahatsızlık” demekle yetinilebilir.

Bipolar hastalarını damgalayarak yeni bir düşman yaratmayalım. Unutmayalım, ünlü ressam Van Gogh da bipolardı, oyuncu Catherine Zeta-Jones da. İkisi de kimseye zarar vermedi…

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti kimi kınadı?

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu açıklama yaparak, “Son dönemde gazetecilerin isimlerini ve kurumlarını sayarak hedef gösteren ve tehdit eden siyasetçileri” kınadı.

“Siyasetçilerin gazetecileri tehdit etmesi suçtur” denilen açıklamanın enteresan tarafı, böyle bir kınamaya gerek duyulmasının asıl nedeninin belirtilmemesiydi. Kimin “son dönemde” hangi gazetecileri tehdit ettiği yazılmamıştı, açıklamanın muhatabı yoktu! “Siyasetçiler” denilerek gazetecileri hedef gösterenler anonimleştirilmişti…

Halbuki o gün gazetecileri ve medya kuruluşlarını suçlayan, tehdit eden, hedef gösterenler MHP Genel Başkan Yardımcıları Feti Yıldız ile Semih Yalçın’dı. Feti Yıldız, Halk TV’deki “Kırmızı Çizgi” programında konuşan Gözde Şeker ve İbrahim Kahveci’yi “müfteri” olarak niteleyerek hedef göstermişti. Semih Yalçın da Halk TV, TV100 ve Sözcü TV ile bu kanallarda programa çıkan gazeteciler Barış Yarkadaş, Bahar Feyzan, Ali Kemal Erdem, Osman Sert’i “MHP muarızı tipler” olarak adlandırarak ağır bir dille suçlamış, hakaretler yağdırmıştı Yalçın, Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi’yi de “canlı bomba” olarak niteleyerek “MHP muarızı tipler” dediği öbür gazetecilerle birlikte anmış, ona da bir kez daha hakaret etmişti.

Nitekim aynı gün CHP Sözcüsü Deniz Yücel, “Açıklamada isimleri geçen gazetecilerin saçlarının teline zarar gelirse bunu Semih Yalçın’dan biliriz” diye isim de vererek tepki gösterdi. Aynı şekilde Çağdaş Gazeteciler Derneği de MHP’nin adını anarak tehdit diline karşı çıktı.

Failin bu kadar aleni olmasına rağmen TGC’nin, açıklamada isim vermemesinin tek anlamı olabilir; kınamış gibi yapmak ama MHP’yi de kızdırmamak…

yerlikaya’nın bipolar gafı

Yerlikaya’nın bipolar gafı

İspanyol gazetecinin de başı dikti

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İspanya’daki basın toplantısında “Bir basın mensubunun kalkıp da teröristleri böyle savunmuş olması bizi ciddi manada üzmektedir. Başını sallama, başını sallama. Bak ben dimdik çalışmama devam ediyorum” diye çıkışmasını iktidar medyası -her zamanki gibi- övgüyle karşıladı:

“Küstah gazeteciye Erdoğan’dan ayar” (Türkiye), “Terör sevici gazeteciye ayar” (Yeni Akit) “Erdoğan’dan İspanyol gazeteciye tokat gibi cevap (24 TV), “Başkan Erdoğan'dan İspanyol gazetecinin provokatif sorusuna tokat gibi cevap: Bana başını sallama” (Sabah)

Soruyu bile doğru yazmamış, “Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hakkında” diye geçiştirmişlerdi. Aslında Demirtaş ve Kavala üzerinden “Türkiye’deki hukuk” sorgulanıyordu:

“İspanyol şirketler, AİHM’in HDP eski lideri Selahattin Demirtaş ve hayırsever Osman Kavala'nın serbest bırakılması yönündeki kararlarına uymayı reddeden Türkiye'nin hukuk güvenliğine nasıl güvenebilir?”

Üstelik de oradaki İspanyol gazetecilerin ortak sorusuydu; onlar adına El Pais muhabiri Carlos E. Cue seslendirmişti. Erdoğan o kızgınlıkla oradaki tüm İspanyol gazetecileri “terörist” olarak adlandırmış oluyordu.

yerlikaya’nın bipolar gafı

Yerlikaya’nın bipolar gafı

Nitekim El Pais, haberi “Erdoğan, İspanyol basınını Strasbourg Mahkemesi'nin kararlarına uyulmadığını sorduğu için ‘teröristleri savunmakla’ suçladı” başlığıyla yayımladı. Bizdeki haberlerin tersine “Başını sallama” azarlamasına hiç değinilmiyordu. Ama AİHM kararlarının uygulanmaması hakkında bilgilerle Türkiye’deki hukuk sisteminin “güvenilmez olduğu” vurgulanıyor; Erdoğan’a gazetecilik üzerinden yanıt verilmiş oluyordu.

İspanyol gazeteciler soru sorarak ve haberlerinde bu bilgileri vererek görevlerini yerine getirdiler; Erdoğan’ın tavrını ise ciddiye bile almadılar. Yanlış olan, Türkiye’deki iktidar medyasının tutumu. Bir gazetecinin siyasetçiye soru sorması suç olarak gösterilemeyeceği gibi, gazeteci hangi soruyu sorarsa sorsun; bu, siyasetçiye onu azarlama hakkını vermez.

“Film gibi soygun” klişesi yetmez

Güvenlik görevlisiyle işbirliği yapan dört soyguncu, İstanbul Sarıyer’deki Memduh Paşa Yalısı'na gece girip dört kasadaki 130-150 milyon lira değerindeki dövizi çalmışlar! Bu haberi gören bir gazetecinin aklına gelmesi gereken ilk soru, bu kadar dövizin neden bankada değil de şirket merkezinde tutulduğu olmalıydı. Öyle ya, kara para değilse banka daha güvenlidir.

Fakat birçok yerde bu soru sorulmadan “Film gibi soygun” klişesiyle haber yapılıp geçildi olay. Sözcü’nün 11 Haziran’da “Memduh Paşa Yalısı’nda soygun” diye birinci sayfaya çıkardığı DHA kaynaklı haberde yalının sahibinin adı bile yoktu!

Türkiye gazetesinin İHA mahreçli “Yalıda film gibi soygun” haberinde de Sözcü’dekilere ilaveten sadece “işyeri sahibinin Ümit E.” olduğu bilgisi veriliyordu. Milliyet ve Karar’ın haberleri daha ayrıntılıydı, orada yalının NAB Holding’e ait olduğu yazılmıştı. Cumhuriyet’in küçücük haberinde bu bilgilerin hiçbiri yoktu.

Soruların peşine düşüp soygunla ilgili dikkat çekici bilgiye ulaşan ise Takvim ve Sabah gazeteleriydi. Takvim, “Kasa de papel” manşetinde yalının sahibi İranlı inşaat şirketi NAB Holding’in, Reza Zarrab’ın eniştesi Behram Eromi’ye ait olduğunu yazıyordu.

Bu bilgi, yalıda o kadar döviz olmasının nedeniyle ilgili önemli ipucuydu. Takvim’deki bu bilgiler, kardeş gazetesi Sabah’ta da aynen yer aldı. Reza Zarrab bilgisi Hürriyet’te de vardı ama başa çıkarılmamış haberin en sonuna konulmuştu. Hürriyet, ancak beş gün sonra Reza Zarrab unsurunu ayrı bir haber yaptı. Sözcü bir gün sonra internette dolaşan bilgileri de ekleyerek “Soyulan yalıda Zarrab’ın ablasının şirketi varmış” diyerek eksiği gidermeye çalıştı.

Haberlerin, sıkı bir editoryal sorgulamadan geçirilmesi ve ortaya çıkan soruların peşine düşülüp yanıtlarının alınması şart. Yayımlanan haberde yanıtlanmamış soru kalmamalı. Ama hâlâ medyamız milyonlarca dövizin kaynağını sorgulamıyor.

Dondurma alamayan çocuk

Batman Sonsöz muhabirinin mikrofon tuttuğu 10 yaşındaki çocuk, “Bozuk ekonomi beni etkiliyor. Nasıl evleneceğim? Dondurma alacaktım, 20 lira” diye pahalılıktan yakınıyordu.

Bu söyleşi, sosyal medyanın ardından medyada da çok ilgi gördü; gazeteler, haber siteleri ile Now TV, Halk TV, Sözcü TV haber yaptı; Sözcü gazetesi manşetten yayımladı. Bereket çocuğun görüntüsü açıkça yayımlanırken adı ve soyadı hiç verilmedi. Ama yine de Batman’da, çevresinde, okulunda tanınmış olduğu muhakkak.

Unicef’in gazeteciler için hazırladığı “Çocuklar ile ilgili haber yapma rehberi”nde çocuklarla söyleşilerde “çocuğu tehlikeye atmadığından veya olumsuz yansımadığından emin olmak” ve “çekim için çocuğun ve yasal temsilcisinin izninin alınması” gerektiği vurgulanıyor. Bunlar, “çocuğun yüksek yararı” gözetilerek düzenlenen kurallar…

Batman’daki çocukla söyleşide ise ne yasal temsilcisinden izin var ne de olumsuz yansıması gözetilmiş. İktidar ve destekçilerinin hoşuna gitmeyecek bu söyleşinin çocuğun yaşamına olumsuzlar getirmeyeceğini kimse garanti edemez. O yüzden böyle bir söyleşi yapılması yanlış. “Çocuğun yüksek yararı”, reyting ve çok okunma kaygısına kurban edilmemeliydi.

Tek cümleyle:

  • Hürriyet dışındaki iktidar medyası, Sinan Ateş cinayeti soruşturmasında bilirkişi raporunu dosyaya kazandıran” Başsavcı vekili Durdu Özer’in tenzili rütbe ile bölge idare mahkemesine düz savcı olarak atanmasını haber yapmadı.
  • Sabah, 3 bin liralık bayram ikramiyesi ödemelerini sanki her emekliye o kadar para veriliyormuş gibi “42 milyar lira hesaplara yatıyor” başlığıyla haber yaptı.
  • Onca okul dururken Sabah, patronunun adını taşıyan Hasan Kalyoncu Üniversitesi’ndeki mezuniyet töreninin, Hürriyet de sahibinin yaptırdığı Demirören Mesleki ve T. A, Lisesi’ndeki karne dağıtımının haberini yayımladı.
  • “MİT yerleşkesine saldırı” davasında gizlilik kararı olmamasına rağmen mahkeme başkanı, gazeteci Müyesser Yıldız’dan “sanıkların beyanlarını birebir yazmaması”nı istedi.
  • BirGün muhabiri İsmail Arı hakkında, Menzil Tarikatı’nın ticari ilişkilerini ve kamudaki örgütlenmesini anlattığı “Menzil’in Kasası” adlı kitabı nedeniyle soruşturma başlatıldı.
  • Yeni Şafak, kaynağı belirsiz “Kandil Diyarbakır’a kayyum atamış” haberine karşı DEM Partisi’nin açıklamasını yayımlamadı; yanıt hakkı da vermedi.
  • Cumhuriyet, Ahmet Mahmut Ünlü adlı kişiyi bilgi kaynağı kabul ederek “Cübbeli Ahmet’ten ‘siyasi’ kulis: ‘CHP’ye bakanlık verilebilir” başlığıyla haber yaptı.
  • Akşam ve Türkiye, “850 Km. uzaktan kuduz taşıdı” haberinde Ş. Urfa’daki köpeklerle ilgisi olmayan vahşi köpek fotoğrafını arşivden olduğunu belirtmeden kullandı.
  • Takvim, manken Deniz Akkaya’nın, devlet koruması altındaki küçük kızının fotoğrafını yüzü açık yayımlayarak mahremiyetini ihlal etti.
  • Takvim, İngiliz doktor Michael Mosley’nin Yunanistan’ın Simi adasında ölümü haberine “İnkilliz doktor” başlığını koyarak ölümle alay etti.

ELEŞTİRİ, ŞİKÂYET VE ÖNERİLERİNİZ İÇİN: [email protected]

Faruk Bildirici kimdir?

Faruk Bildirici Gaziantep'te doğdu. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni (BYYO) bitirdi. Gazeteciliğe, Haziran 1980'de Cumhuriyet'te başladı. 12 Eylül askeri döneminde sıkıyönetim ve eğitim muhabirliği, 1983 seçimlerinden sonra da Başbakanlık, siyasi parti ve parlamento muhabirliği yaptı. Bir süre Haber Müdürlüğü görevinde bulunduğu Cumhuriyet'ten, Nisan 1992'de ayrıldı.

Sabah Gazetesi'nde beş ay süren parlamento muhabirliğinden sonra Ekim 1992'de Hürriyet'e geçti. Yaklaşık beş yıl Hürriyet Ankara Büro Şefi olarak görev yaptı. Bu dönemde yazı dizileri hazırladı; portre yazıları kaleme aldı. Araştırma kitapları yayımladı.

Bir süre yine Hürriyet'te araştırmacı-yazar olarak çalıştıktan sonra Mart 2002'de Ankara Temsilci Yardımcılığı'na getirildi. 2002-2003 yıllarında Tempo dergisinde "Kırlangıç Yuvası" köşesinde yazdı.

31 Ağustos 2004- 14 Mart 2005 tarihleri arasında "Anlatsam Roman Olur" başlığıyla Hürriyet gazetesinde gerçek yaşam öyküleri kaleme aldı. Bu dizide kaleme alınan öykülerden hareketle hazırlanan aynı adlı televizyon programı Kanal D'de yayımlandı.

TV8'de "Çuvaldız" (1999-2001), Cine-5'te "Üç artı Bir", Tv 8'de "Nerede kalmıştı?" (2009) adlı programlar yaptı. Hürriyet Pazar'da "Puzzle portreler" başlığıyla yayınlanan portre söyleşileri hazırladı.

Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nda üç dönem "Araştırmacı gazetecilik", Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde de iki dönem (2014-2015) "Parlamento muhabirliği", Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde de üç dönem (2016-2019) "Medyanın güncel sorunları" dersleri verdi.

19 Nisan 2010'dan Mart 2019 tarihine kadar Hürriyet gazetesinin Okur Temsilciliği (Ombudsman) görevini yürüttü. 3.5 ay kadar Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeliği yaptı; Başkan Ebubekir Şahin'in birkaç yerden maaş almasına karşı çıkması üzerine AKP ve MHP kontenjanından gelen üyelerin oylarıyla RTÜK üyeliğine son verildi.

Halen bağımsız "Medya Ombudsmanı" olarak, T24'ün yanı sıra bu misyonunu kabul eden ANKA, Gazete Duvar, Gazete Pencere, Gazete Kapı, Gerçek Gündem, BirGün, 12 Punto, Muhalif'te ve kendi web sitesinde medyadaki etik sorunlara dair yazılar kaleme alıyor.

Yayımlanan kitapları:

Gizli Kulaklar Ülkesi (Şubat 1998), Maskeli Leydi: Tekmili birden Tansu Çiller (Temmuz 1998), Üniforma Slogan Biber (Şubat 1999), Kuzum Bülent: Ecevit'e aileden mektuplar (Şubat 2000), Siluetini Sevdiğimin Türkiyesi (Temmuz 2000), Anıtkabir Racon Zambak (Nisan 2001), Hanedanın Son Prensi: Mesut Yılmaz ve ANAP'lı yıllar (Aralık 2002), Yemin Gecesi: Leyla Zana'nın yaşamöyküsü (Şubat 2008), Serkis bu toprakları sevmişti (Ekim 2008), Günahlarımızda yıkandık (2018) Medyanın ombudsmanı Saray’ın medyası (2021)

  ]]>

OTHER NEWS

2 hrs ago

Almanya’da Müslüman karşıtı saldırılar arttı

2 hrs ago

Göbeklitepe istismarcılarına isyan etti

2 hrs ago

AB Ukrayna ve Moldova ile müzakere başlattı

2 hrs ago

Yüksekova’da cami minareleri arkasında çakan şimşeklerden görsel şölen

2 hrs ago

Abdulkadir SELVİ Erdoğan normalleşme süreci için ne dedi

2 hrs ago

Beşiktaş'ın yeni transferi iddialı konuştu: Zafer ve kupa sözü veriyorum

2 hrs ago

Üretimde sera gazını sıfırlayacak

2 hrs ago

Tarkan ÖZVARDAR Yaz hastalıklarına dikkat

2 hrs ago

Duruşma salonunda bir garip teselli! Müşteki Banu Parlak sanık Dilan Polat’a destek oldu

2 hrs ago

A Milli Takım'ın Çekya karşısındaki 11'i netleşti! Arda Güler...

2 hrs ago

Hukuk dışına çıkılarak devlete hizmet edilmez

2 hrs ago

Komşudan örnek olacak uygulama: Benim ‘sahilim’ işgal edemezsin

2 hrs ago

‘24 saatte savaşı bitiririm’ demişti: Trump’ın Ukrayna planı ortaya çıktı

2 hrs ago

Günümüzün yeni problemi: Yalnızlık pandemisi

2 hrs ago

Otomobil alacaklar dikkat! GSR düzenlemesi ertelendi... İşte son tarih

2 hrs ago

Galatasaray, Nijeryalı Wilfred Ndidi’yi istiyor

2 hrs ago

İhsan Yılmaz Hüzünlü bir veda konseri

2 hrs ago

Togg T10X, 'Türkiye'de Yılın Otomobili' oldu

2 hrs ago

Silivri'de tarım arazisinde yangın kontrol altına alındı

2 hrs ago

Bugün sular ne zaman gelecek? 25 Haziran su kesintisini İSKİ duyurdu

3 hrs ago

Gençleşmenin sırrı: Kolajen deposu! Kilosu 80 TL...

3 hrs ago

İrfan Can Kahveci: “Gruptan çıkıp devam edeceğiz”

3 hrs ago

Bulutların şeklini insan silüetine benzettiler

3 hrs ago

Türkiye’nin en iyi 8 takımı arasına isimlerini yazdırdılar

4 hrs ago

Villada korku dolu anlar: Genç kadın telaşla izledi! Sauna odasındaki yangına ekipler müdahale etti

4 hrs ago

Korkunç olay! Ağabeyini bıçaklayıp, balkonda harakiri yaptı

4 hrs ago

Yemeksepeti’ne Brandverse Awards’tan ödül

4 hrs ago

Trumpın Rusya-Ukrayna Savaşı planı açıklandı

4 hrs ago

Sahte gıda takviyesi satışı 3 kat arttı

4 hrs ago

Fenerbahçe'de Karanlık dönem bitti! Kimseye bahane ürettirmeyecek çözüm

4 hrs ago

Turistik Tatvan Treni’nin ilk yolcuları Tatvan’a vardı

4 hrs ago

Mavi yaka beyaz yaka şimdi de dijital yaka

4 hrs ago

Aile Bakanlığı duyurdu! İYİ Partili Çömez hakkında suç duyurusu

4 hrs ago

Resmi Gazete'de yayımlandı! Güvenlik Yönetmeliği Uygulaması ertelendi

4 hrs ago

Kars’ta lavanta bahçesi görenleri mest ediyor

4 hrs ago

TBMM Başkanı Kurtulmuş'tan 'aile' vurgusu: Korumak milli bir ödevdir

5 hrs ago

Deniz Öncü, Hollanda ve Almanya GP'de yer almayacak!

5 hrs ago

OpenAIdan Çindeki yapay zeka geliştiricilerine uyarı

5 hrs ago

Dicle Elektrik Yönetim Kurulu Başkanı Atalay: “Yangının elektrik kaynaklı olmadığı belge ve görüntülerle sabit”

5 hrs ago

Trabzonspor, Denis Dragus'un maliyetini KAP'a bildirdi